Instagram -->

13 November, 2012

Ters-evcilleştirme

     Geçenlerde visual stimuli topladığım sitelerden birinde görmüştüm o büyük cümleyi: 

"You are eternally responsbile for what you tame." (Evcilleştirdiğin şey için sonsuza dek sorumlusundur.)


     Aklıma ilk gelen, kediler, köpekler, aslanlar, kuşlar değil çocuklar oldu. Doğdukları günden itibaren sıkı bir evcilleştirilme politikasına maruz kalan bu küçük insanlardan sonsuza kadar sorumlu olan, hatta bundan haz duyan ebeveyinleri düşündüm. Görevlerinin kucaklarına düşen bu minik insanları evcilleştirmek olduğunu zanneden anne babalar. 


    Gerek yaptırım gerekse koşullandırma ile evcilleşişimizi hatılardım. Defalarca tekrarlanan "çıplak ayak dolaşma, hasta olacaksın"lardan tutun, "tabağındaki bütün yemekler bitmeden tatlı yok"lara kadar hatırlamaya başladım kendi evcilleştirilme sürecemi. Sonra da bütün öğrendiklerimi unutmaya niyetlendim. Kendimi, kendim evcilleştirmeye karar verdim. Kendi hakikatlerimi kendim yaratmayı hayal ettim.


     Çok da zor birşeymiş bu ya. Ashtanga hocalarımda Nicolaj söylediğinde inanmak istememiştim: "Birşeyi öğrenmek 100, öğrendigin bir şeyi ters-öğrenmek 1000 tekrar gerektirir." diye. Meğersem yumuşatarak söylermiş gerçekleri. 1000 değil bazen 10000 tekrar gerekirmiş bazı şeyleri ters-öğrenmek için. Mesela "insanın para kazanması için çok çalışması lazım." 



    Ve gerçek 'büyümek' şimdi başladı.



     İnsanın kendi sorumluluğunu almasıymış büyümesi. Anneyi, babayı, toplumu, havayı, suyu, uçan kuşu, yürüyen böceği suçlamak yerine, kendinde bulmasıymış hatayı. Ters-evcilleştirmesiymiş bireyin kendisini. Kendi kendinin elinden tutup, doğduğundan bu yana tüm öğretinlenleri unutup, 'kendi'ni öğrenmeye adım atmasıymış büyümek. Çıplak ayak dolaşınca hasta olunmazmış, para cok kolay kazanılırmış. 


     İnsanın sadece kendine güvenmeye başlamasıymış asıl büyümek. Her kararın sonucunu, iyi ya da kötü, sevgiyle kucaklamasıymış. Ne de olsa karar benden çıktı. Daha yeni öğreniyor ablası, daha ilk adımlar bunlar. Sık sık kaybolup, anne baba diye ağlayası gelse de, kendini kucaklamasıymış insanin büyümesi. Zor bir şeymis.


     Büyümekten artık korkmuyorum. Nitekim büyümek, saçma sapan sorumluluklar alıp onların üstesinden gelmek değilmiş. Kariyer yapmak, aile kurmak, çocuk büyütmek değilmiş.


     Hergün kendi küçük elimi tutarak başlıyorum güne. Hadi bakalım Meyhayat, gel bir de bu yoldan yürüyelim. Çıplak ayak yürüyelim. Bakalım hasta olacağımıza hala inanıyor muyuz? Unutmaya başlayalım ki kendimizi hatırlayabilelim. 


    Kadehimi kendini hatırlamaya çıkanlara kaldırıyorum. Umarım yollarımız kesişir birgün. Nitekim sizin yolunuzu da cok merak ediyorum.




No comments:

Post a Comment