Instagram -->

13 November, 2012

79

    Yapacak o kadar şeyim varken, kendimi sıkılırken bulmuyor muyum, akıl sır erdiremiyorum. 

    Uzun süredir istediğim bu boş vaktim sonun gelmiş çatmışken kapıma, ben de elimde bütün 'eğer bos vaktim olsaydı' yapacaklar listemle eşikte beklerken, sıkılabiliyorum ya, hayret bana. Liste de geniş mi geniş. Neler yok ki içinde: Uzun süredir köşede bekleyen puzzle'dan tutun, yarım kalmış örgü, dantel, dikiş projelerine kadar. Bir de heyecanla yolumu gözleyen IBM selectric II daktilom. Ben de bir kenar da oturmuş, sıkıladuruyorum. İyi mi? 

     İşte o zaman anlıyorum gavurların 'drive' dedikleri, seslisözlük'ün dürtü diye çevirdiği şeyin ne kadar önemli olduğunu. Drive'ın, yani dürtün yoksa kalıkalıyorsun valla. Elini bile hareket ettiremiyorsun. Kendini öyle boşluğa bakarken yakalayıveriyorsun. Aradan saatler geçmiş bile olabiliyor. Kendimi yolunu kaybetmiş küçük bir çocuğa benzetiyorum. Çocuk kaybolduğunu anlayınca etrafta deli gibi koşmaya başlıyor ya ilk önce, o değil. Sonra yorulmaya başlayınca duruveriyor çocuk da bakıyor bir çevresine. Tanıdık hiçbirşey göremeyince, kal geliyor velete. Bana da öyle kal geliyor işte. Çünkü boş vaktimin olmasına alışık değilim. Kayboluyorum o boş oluşta. Listem vardı ya, yapacaklar listesi, o liste aslında boş vakti olmayan Mey'in boş vakti olan Mey için hazırladığı bir liste. Oysa boş vakti olan Mey'in aklında çok farklı şeyler var sanki. Yavaş yavaş anlamaya başlıyorum. Hatun bir durmak istiyor. Bir durmayı ögrenmek istiyor. Liste sonra yapacak. 

     Boş vakti olmayan Mey ile boş vakti olan Mey şu anda durmayi öğrenedursunlar, boş vakti olmayan Mey dayanamayıp yaptı gene bişi: geçenlerde mudo concept'ten aldığı ekmekliği biraz çıplak bulduğu için üzerine stencil yapmalı diye yazmıştı listeye.


No comments:

Post a Comment